Bu maçta dikkatleri çeken bir durum da Almanya'daki Polonyalılardı. Sezon boyunca Bayern Münih'te yedek bekleyen Podolski'nin gollerden sonra sevinmemesi bunun bir örneğiydi. Baştan beri Polonyalılar Klose'nin, Podolski'nin ve Borowski'nin Almanya'da oynamasına karşıydılar ama onlar vitrindeki Almanya'yı seçtiler. İşte 2 Polonyalı. Klose asistleriyle Podolski de attığı gollerle Polonya'yı yıktılar çok da sevinemeden... Acaba Eren veya Gökhan bize gol atsa sevinecekler mi yoksa sevinmeyecekler mi?
Bir yandan EURO 2008'in en büyük sürpriz adayı olarak gösterilen Hırvatistan diğer yanda ise EURO 2008'in en vasat takımı olarak lanse edilen Avusturya.. Tabii bunlar turnuva öncesi yapılan değerlendirmeler... Ama siz gelin bir de sahada yapın bu değerlendirmeyi. EURO 2008'in ikinci gününde sahada bambaşka bir Avusturya karşımıza çıktı. Taraftarını da arkasına alan Avusturya göze hoş gelen bir futbol sergilerken mücadelesiyle de büyük alkış aldı. İlk yarının son dakikalarında Hırvatistan kalesine yüklenmeye başlayan Avusturya o dakikadan sonra bir daha oyunun hakimiyetini Hırvatlara vermedi. Yazık oldu Avusturya'ya. Bu grupta kağıt üzerinde sonunculuğu Avusturya'ya vermiştik ama bu maçtan sonra bu kanımız değişti. Artık bambaşka bir Avusturya izleyeceğiz...
HAYALKIRIKLIĞI!
Hırvatistan penaltı golünün üzerine yattı ve tipik bir turnuva takımı görüntüsü verdi. Pletikosa'nın eldivenleri önledi Avusturyalıların galibiyetini. Avusturya bu futboluyla bizi nasıl şaşırtıysa Hırvatlar da bir o kadar şaşırttı. Romanya ile beraber sürpriz takım olarak adlandırdğımız Hırvatistan Avusturya karşısında yokları oynadı ve hiç de iyi sinyaller vermedi. Polonya ile de karşılaşacak olan Hırvatistan'a bu 3 puan çok yarayacak. Bu futbola rağmen de büyük ihtimalle Almanya ile gruptan çıkacaklar... Futbolun adaleti de bu olsa gerek
AH BİR DE ONLAR OLSA...
Avusturya'nın en büyük eksikliği yaratıcı bir orta sahasının olmaması. Avrupa'da artık bulunması zor olan bu tür futbolcular oyunun kaderini değiştirebilen nitelikte futbolcular. İşte Avusturya teknik kapasitesi yüksek, oyunu yönlendiren bir ismi en son Herzog ile tanıdı. Yıllarca Almanya'da fırtına gibi esen Herzog bu takımda oynayabilseydi Avusturya büyük işler başarabilirdi. Tabii tek bir Herzog yetmez. Onun paslarıyla beslenen Polster de olsa bu takımı tanımayamazdık...
NEREDEYDİNİZ...
70.dakikadan sonra oyunu bir kenara bırakıp Avusturyalı Ümit'i izlemeye başladık. Bu sene Rapid Wien'de harika bir performans gösteren Ümit her zaman olduğu gibi hemen Almanların kıskacına girdi. Biz onun varlığından belki haberdar değildik ama o Avusturya'yı fethetmişti bile... İşte o Ümit Korkmaz 70.dakikada oyuna girdi ve Avusturya'ya büyük renk getirip Hırvatistan sağ kanadını adeta koridora çevirdi. Maç boyunca sağ kanattan Pletikosa'nın kalesini abluka altına alan Avusturyalılar Ümit'le beraber soldan da büyük tehlikeler yarattılar. 87.dakikada harika bir şut atan Ümit de bundan sonraki maçlarda ilk 11'i garantiledi. Hemen belirtelim bu maçta ilk kez milli olan Ümit gelecek sezon Eintracht Frankfurt takımında forma giyecek. İşin ilginç tarafı hemen her gurbetçi futbolcuyu takibe alan takımlarımız Ümit'i es geçmişti. Bakalım bir dönem gelip de başımızı taşlara vuracak mıyız?
Avusturya Avrupa'da ekonomik doygunluğa ulaşmış ülkelerden birisi... İsviçre de aynı şekilde. İşte bu doygunluk yüzünden yeni nesil futbolcu olmayı tercih etmiyor. Ülkemizdeki bu futbolcu olmaya olan heves bu ülkelerde yok. Alt yapılar boş, futbol akademileri iş yapmıyor. Bu ülkelerde az bulunan ekonomik durumu kötü olan ailelerin çocukları sadece futbolcu olma hevesiyle yanıp tutuşuyor. Bunlardan çoğunu da Türkler oluşturuyor. İşte örnekler: İsviçre milli takımında 3 Türk, Avusturya'da ise 2 Türk...