Santrforlu oynayacaksak o futbolcu Tuncay değil, sağlamsa Semih, Halil, Umut ya da Sercan'dır....
Galibiyetin de golün de kötüsü olmaz. Kötü oynadık ama çok önemli bir galibiyet kazandık. Kötü bir tertiple başlamanın sıkıntısını da yaşadık. Önden bir adam eksiltmek takıma fayda sağlamadığı gibi pozisyon yakalamada zorlandık. İsmail'in doğru koşularıyla, rakipleriyle bire bir oynama şansı yakalayan ve çok etkili olan Arda'nın yaptığı güzel ortada Tuncay'ın kaçırdığı golde çok şanssızdık. Uzun saçlarını kontrol etmek için bir lastik değil de, 'bandaj' tercih eden Tuncay belki de bu imaj çalışması yüzünden topu ağlara yollayamadı.
Aurello'nun ve Sabri'nin formsuzluğu, Tuncay'ın etkisizliği bizi oyuna hiç sokmazken, bir santrforla oynamanın ödülünü Semih girdikten hemen 2 dakika sonra aldık. Hamit'in golünden sonra rakibin en iyisi Kompany'nin atılmasıyla sayısal avantajı yakaladık. Oysa hakem Fellaini'nin Arda'ya yaptığı gaddarca faulde kartını kullanmamış, Emre'yi de sarartıp kızdırmıştı. İlk sarı kartı yanlış, ikincisi yüzde 100 doğruydu. Semih'in golüyle de avantaj yakaladık. Ama bir türlü rahat nefes alamadık. 'Klasik' hatamızla gol yiyip, ardından Arda'nın golüyle galibiyeti yakaladık.
Sabri oynadığı bütün süreyi heba ederken, Arda'nın attığı golde Gökhan Gönül'ün akıllı pasında iyi bir kanat bekinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırladık. Hiddink da anlamıştır umarız! Santrforlu oynayacaksak o futbolcu Tuncay değil, sağlamsa Semih, Halil, Umut ya da Sercan'dır....
Arda yaptığı slalomlar ve attığı golle, İsmail kimi zaman çıkışta top kaptırsa da kanat bindirmeleriyle, Hamit devamlılığı ve gücüyle, Emre pas organizasyonu ve atak yönünü değiştirmesiyle, Gökhan Gönül, Arda'ya attırdığı golle maçın kader adamları ve öne çıkan futbolcuları oldular.
Bu arada Hiddink, Türk futbolu hakkında 'her spor adamının' söyleyebileceği klişeleri söylemek için değil, bu takımı finallerde başarılı yapmak için geldi. Federasyon ona 4 milyon Euro ödüyorsa, o bir haftalık kampta her antrenmanda (maalesef) savunmacılarımıza durmayı, pozisyon almayı, adam paylaşmayı çalıştıracak. Milli takımımızın Andorra, Liechstenstein ve San Marino gibi takımların yiyeceği gollerden iki tane birden yemesini, her duran top organizasyonunda kalbimizinh sıkışmasını kabul edemeyiz. Kazakistan maçında S.O.S veren yerleşim hatalarımız üstünde belli ki hiç çalışılmamış! Rakibin en uzunu ve etkilisi Van Buyten altı pasın içinde ve sıçramadan gol atıyorsa, Company kırmızı kart görüp çıktıktan sonra kullanılan serbest atışta uzunlarımız Van Buyten ve Lukaku'yu tutmayı akıl edecek bireysel taktik üretmekten bu kadar aciz kalıyorsa finallere gidemeyiz. Kötü oynayarak kazanılan 6 altın puanı heba etmemeliyiz...
Birkaç iyi adam
08 Eylül 2010 13:40