Galatasaray'ın yediği gol hem beklenen bir durumdu hem de birkaç yönden utandırıcıydı. Aynı zamanda Sarı Kırmızılı takımın son dönemde yaşadığı perişanlığı açıklayıcı nitelikteydi:
1- Oyuncular Terim'i dinlemiyor, özellikle Melo disipline edilemiyor,
2- Takımın herhangi bir taktik anlayışı filan yok, oynuyormuş gibi yapmayı yeterli görüyor,
3- Bu şekilde kazanabileceklerini sanıyor, rakip kadar mücadele etmiyorlar.
Köşe atışlarının ne kadar berbat kullanıldığı bir yana o sırada kendi kalenizi korumak için alınması gereken önlemler var. Golü taş çatlasa 3-4 adamla atarsınız. Rakip cezaalanı içinde 8-9 adam orada anlamsız bir kalabalık oluşturmaktan başka neye yarar? Bu kadar basit gerçekleri değerlendirememek böyle sonuçlara yol açıyor. Tabii bunların temeline de transferle ilgili anlamsız bir kavganın önemli bir payı var.
Takım geçen sezondan bu yana neredeyse tepeden tırnağa yenilendi. Pek çok maça 11 adamın 9'u yeni olarak çıkılıyor. Kadrodaki oyuncuların yüzde 80'i defalarca milli takımlarda yer almış ve halen de oynamakta olan adamlar... Oynadığınız rakipler de taş çatlasa sizin dörtte, beşte biriniz değerindeki ekipler.
Olsun! İlle de transfer lazım. Yönetim falan adamı almadığı için suçlu, Bülent Tulun bilmem ne yaptığı için sorumlu falan filan! Bu transfer hastalığı nedeniyle Terim kendini inkâr eder bir duruma düştüğünün farkında mı kestiremiyorum. Ancak durumun her geçen gün biraz daha vahimleştiğini herkes görebiliyor.
Rakibin en önemli gol ayağını transfer edip onu biraz daha güçsüz bırakmışsın. Öteki eksikleri nedeniyle de neredeyse takviyeli A2 takımıyla sahaya çıkmış. Fakat neyi nasıl yapacağını senden daha iyi biliyor ve golü buluyor. Çünkü sen ancak transferle bu takımın daha iyi oynayacağını ve maç kazanacağını düşünmekten artık asıl işini unutmuş gibisin.
Bu ortamda kurtarıcı olarak sahaya sürdüğün Baros'un gerçek kimliğine dönüp en zorlu noktada seni 10 kişi bırakmasında şaşılacak birşey yok. Çünkü onun futbol anlayışı bu! Sonrasında Melo ya da Engin'in de atılmasını bekledik ama beceremediler! Hem de hakemin buna epeyce çanak tutmasına karşın...
Terim'in son hamle olarak Sercan'ı oyuna alması maçı kaybetmek istediğinin belgesi gibiydi ama onu da Antalyaspor beceremedi... Sarı Kırmızılı takım bindi bir transfer alametine, gidiyor futbol gerçeklerinin kıyametine! Allah selamet versin. Başlığı niye öyle verdiğimi anlatmaya çalışmayacağım, herkes görüyor.
Bir takım nasıl mahvedilir!
02 Şubat 2012 12:37