Tüm yaz aylarını Asya’dan Amerika’ya şehir şehir dolaşan Avrupa kulüpleri, bugün dünyanın dört bir yanında taraftarlara sahipler… Maç saatlerinde sadece kendi şehirlerinde değil, uzak kıtalardaki sokaklarda bile hayat duruyor.
El Clasico, tarihi, geçmişi, yaşanmışlıkları ve sosyo-ekonomik konumu ile bir futbol maçının çok ötesinde… Tüm dünyada yarım milyar insanın canlı izlediği Real Madrid-Barcelona karşılaşması, okyanusları aştı.
Futbola pek fazla ilgi göstermemeleri ile ünlenen Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 milyonun üzerinde izleyici El Clasico için ekran başına geçerken, öğlen saatlerinde Miami’de stat atmosferi yaratan Amerikalılar, karşılaşmanın canlı yayını sırasında ekrana geldiler.
Dünyanın diğer ucunda, Çin’de ise, saatler sabaha karşıyı gösterirken, çoğunluğunu Real Madrid taraftarlarının oluşturduğu Şanghay tribünleri ekrana yansıdı.
İngiliz, Alman ve İspanyol kulüplerinin yaz hazırlık kampı yerine çıktıkları yorucu dünya turlarının bir sonucuydu bu uzaktaki taraftarlar…
Avustralya’da You Will Never Walk Alone çalınırken, Malezya’da Bayern Münih heyecanı sarıyordu herkesi…
Peki tüm bu yolculukların serüveni nasıl başladı? İlk kim uzandı bu uzaklıklara?
Avrupa takımlarının kayıtlara geçen en eski Asya ziyareti, West Bromwich Albion’un Çin yolculuğu. 1978’de, bir siyasi gerilim sonrası iki ülke arasında buzları eritmek üzere Çin, İngiltere milli takımı davet eder ancak o dönem bu mümkün olmaz ve milli takım yerine West Bromwich Albion, Pekin’e gider. 80 bin kişinin doldurduğu statlarda Çin takımları ile 3 maç yapan West Brom takımı için bu küçük dostluk turnuvasının önemi büyüktür.
Maçlardan kalan fırsatlarında Çin’de mümkün olduğunca çok yer gezen West Bromwich’li futbolcular için Pekin ziyareti yorucu olsa da bir o kadar da keyifli olur.