“İyi Futbol” her zaman “iyi düşünceler” getirmez akla...
Hatta “şüphe” ve “endişe” yaratabilir.
Mesela:
Beşiktaş’ın “Ada macerası”.
Şahaneydi değil mi?
Bakmayın siz eleştirecek futbolcu bulanlara... Hakeme saydıranlara... Kale direklerine lanet edenlere. İyi futboldu iyi.
Skor bir yana, o ne yardımlaşma, o ne pas trafiği, ne özveri, ne efor.
Ayıptır söylemesi taktik bile iyi idi!
Peki, (yine skor önemli değil) kazandığı Bursa ve Antalya maçlarındaki Beşiktaş nasıldı?
Stoke City maçının beşte biri kadardı resmen.
Şimdi...
Beşiktaş’ın cevap bulması gereken; neden “evde beş Avrupa’da onbeş yıldızlık” oynadığı!..
* * *
Diyeceksiniz ki, “Dünya vitrini”...
Yani?
Beşiktaşlı futbolcular sahaya “artı” motivasyonla çıktılar!..
İşte bu noktada Teknik Direktörü’nün sorgulanması başlar.
Yönetimler, teknik adamlarını sadece kaybettikleri maçlardan sonra sorgu odasına almasınlar.
Asıl sorgu zamanı iyi futboldan sonra:
“Bu tablo neredeydi. Her maçta tekrar edilecek mi”?
* * *
Futbolcular kişisel motivasyonlarına, hedeflerine, isteklerine göre oynuyorlarsa, sorumlu oldukları insanın direktifleri ancak kendi hedefleriyle buluşunca geçerli oluyorsa, teknik direktör ne iş yapar?
Bakınız, Stoke City maçı ardından “dehşetli açıklamalar” yapıyor Carvalhal... “Dayak yedik” diyor. “Hakem kurbanıyız” diyor. Hiçbiri manşetten değerlendirilmiyor.
Medya bile pek iplemiyor Carvalhal’i.
* * *
Neden?
Yetmiyor mu Carvalhal?..
Küçük mü geliyor?
Guti gibi bir yıldızı kazanmaya çalışacağına cezalandırarak kaybetmesi otorite yerine saçmalık olarak mı algılanıyor acaba?
Takmıyorlar mı amiyane tabiri ile?
Bilinmez.
Ama bilinen o ki, canları isteyince oynarlar gibi Beşiktaşlılar.
Potansiyel var.
Lakin istikrar yok.
Kim sorumlu istikrardan?
Canı isteyen, “şike operasyonu savcısına kadar götürsün işi”. Ama şu anda Carvalhal.
İyi futbol sonunda böyle sorgulamalar da var.
Asıl şimdi sorgulanmalı
01 Ekim 2011 13:39