Kadıköy’e iki hoca da takımlarını ileri taşıyan lokomotiflerinden yoksun çıktı: Fenerbahçe’nin Gökhan-Emre’siz öne gitmesinin ne kadar zor olduğunu Karabük maçında da görmüştük, dün de böyle bir tablonun oluşacağını az çok tahmin ediyorduk. Bursa’nın da Volkan-Sercan sonrası döneminde yeni lideri Ozan İpek’in yokluğunda işinin kolay olmayacağı ortadaydı.
Olmadı da... Özellikle İbrahim Öztürk’ün ayağıyla topu üçüncü bölgeye ağır aksak getirdiler ama Bursa’nın kurulu sete karşı gol atması bu sezon bu haliyle çok zor. Eğer Ertuğrul Sağlam solda Hakan-Vederson yerine Vederson-Turgay’la başlasaydı belki umutlar bir kademe fazla olabilirdi. Ama sahaya solda iki bekle çıkmalarına rağmen ne hücumda ne de savunmada etkili olmaları garipti. Bursa solda iki bekle (Hakan-Vederson’la) oynuyor, ama Fenerbahçe’de Orhan-Mehmet kariyerlerinin en iyi sağ kanat bindirmelerini yapıyorlar. Enteresan...
Fenerbahçe’de de işler çok iyi değildi aslında... İyi olması da pek mümkün değil, zira şampiyonluğa oynayan bir takımın bu çağda hâlâ orta sahasını Cristian-Selçuk’a emanet etmesini kabullenemiyorum ben. Sonra karşıdaki takıma bakıyorum, orada da Adem-N’Diaye’yi görünce çaresizce susuyorum...
Sahada bir isyankâr olmasa bu maç üç gün üç gece 0-0 devam eder, 21 adamın da buna pek itirazı olmazdı zaten. Ama oyundaki 22 futbolcudan özel biri, gidişata razı değildi: Alex isyan edince, üç puan da Fenerbahçe’nin hanesine yazıldı...
Kocaman’ın Gökhan-Emre kararı riskliydi ama belli ki Trabzon’un bugün Galatasaray’ı yenmesi halinde haftaya Fenerbahçe karşısına olağan üstü bir motivasyonla çıkma ihtimalinin hesabını yaptı. Yıllar önce Pierre Van Hooijdonk’un bütün bir seneyi sarı kart sınırında geçirip cezalı duruma düşmeden sezonu bitirdiğini hatırlayanlar bu karara belki gülümsemişlerdir. Tabii Pierre forvetti, Gökhan-Emre kadar kart görme ihtimali yoktu ama dün Fenerbahçe bir puan kaybı yaşasaydı herhalde bu tercih haftanın en çok konuşulan mevzusu olurdu.
Alex böyle istedi
25 Mart 2012 13:53